15 Temmuz Darbe Girişimi Hakkında Her Şey! Sanal Darbe Ne Demektir ve Türkiye'nin Daha Önce Yaşadığı Darbeler Nelerdir?
15 Temmuz akşamı başlatılan darbe girişimi konusunda ve Türkiye'nin daha önce yaşadığı darbeler hakkında her şey! Eğer Türkiye'de darbe olsaydı neler olacaktı?

15 Temmuz Hakkında Derin Bilgiler

15 Temmuz Hakkında Derin Bilgiler

15 Temmuz 2016 Tarihi Türk Milleti'nin aklına "Kara Gün" olarak kazındı. Gerçekten bir darbe girişimi miydi, yoksa TSK'nın içinde bir kalkınma mıydı bu konulara giremiyorum çünkü sürekli yeni bilgiler gündeme geliyor ve böyle bir ihaneti kim yaptı araştırılıyor.

 

Türkiye'miz dün gece geçirdiği bu üzücü olayda hayatını kaybeden şehitlerimiz olduğu gibi sosyal medyadan yalan haber yapılarak olmayan olayları internetten takip etti.


Dün ki yaşanan olaylar gerçekten bir darbe girişimi olmasa dahi "Sanal Darbe" diye adlandıracağımız olaylar gerçekleşti. 


Sanal darbe nedir? diye sorulacak olunursa; "Sosyal medya üzerinden yapılan darbe girişimidir. Yani olmayan olayları oluyormuş gibi göstererek halkı galeyana getirme girişimine denir. Bilimdeki adı ise "Ateş Baskını" dır. Olmayan olayları olmuş sayarak sosyal mecralardan ve ele geçirilen basın organlarından insanların üzerine korku salmaktır. Yani bir bakımdan diğer adı da "Algı Operasyonu" dur.

Gerçek Bir Darbe Olsaydı Nasıl Olurdu?

15 Temmuz'da yaşananlar gerçek bir darbe olmuş olsaydı şu olaylar yaşanırdı;

- Öncelikle askerler yani kolluk kuvvetleri; Devletin artık işini yapamadığını, devletin içinde bir ihanet olduğunu gördüğü takdirde tüm komuta ve zinciri ile yönetime el koyardı.

Komuta zinciri şu şekilde olurdu; Er<Erbaş<Astsubay<Subay 

Yani tamamen koordine edilmiş planlı bir girişim olurdu.

- Şu anda kullandığımız anayasa askeri bir anayasadır. Askeri anayasada Cumhurbaşkanının dokunulmazlığı yoktur. Yani bir darbe olsaydı ilk olarak Cumhurbaşkanı indirilirdi. Devletin başkomutanlığına "Genel Kurmay Başkanı" geçer ve tüm yetkileri kullanarak kendi hükümetini kurardı.

- Askeri anayasamıza göre demokratik düzen bozulduğunda eğer halk isyan eder ise askerin vur emri serbesttir. 

-Almanya'nın anayasasına göre ise demokrasinin gittiği durumda halkın direniş göstermesi bir Kanun ve Haktır!

Türkiye'de 1980 Darbesinde Olanlar Şu Şekildedir;

Türkiye'de 1980 Darbesinde Olanlar Şu Şekildedir;

Darbe sabah saatlerinde olmuştur. Halk tamamıyla herkes evlerinin ışıklarını kapatıp yok olmuştur. Herhangi bir direniş olmamıştır çünkü Başbakan ve Cumhurbaşkanı darbeyi kabul etmişlerdir.

Darbenin devam ettiği günlerde küçük direnişler karşısında asker ve polis halka ateş açmışlardır ve halk kurşuna dizilmiştir. Çünkü bu darbe tam anlamıyla tüm komuta zinciri ile yapılmıştır.

Sokağa çıkma yasağı gelmiştir, ülke ekonomisiyle neredeyse 10 yıl geriye gitmiştir. Sokağa çıkamayan halk ticaret yapamıyor ve bunun sonucunda kıtlık ve anarşi bas göstermeye başlıyordu.

 Dolar ve Mark o dönemde tarihte en yüksek rakamı görmüştür. Yağ, tereyağ, un, şeker, tahıl ve ekmek gibi temel gıda unsurlarının hepsi normalde olan ücretlerinin kat ve kat daha fazlasıyla satılmaya başlanmıştır. 

Darbe aslında bir yıkımdır.

Dünyanın hiçbir ülkesinde darbe ile kurulan hükümetler yani ülkeler çok fazla ileriye gidememişlerdir. Libya ve Mısır'a bakarsanız eğer demek istenileni tam olarak anlayabilirsiniz.

Eğer Gerçek Darbe Olsaydı Sabaha Nasıl Uyanacaktık?

- Minimum 10 gün halkın sokağa çıkması yasaklanacaktı.

- Tüm medyaların kontrolleri darbe yönetiminin elinde olacaktı.

- Hükümet göz altına alınacaktı. (Bakanlar, Başbakan ve Cumhurbaşkanı)

- Askerlik yapanlar ikinci bir emre kadar askerliklerini devam ettireceklerdi. (Minimum bu 5 yıl sürecekti.)

- Askeri anayasa geçerli olacaktı.

- Hükümette bir kanun veya yasa yaratmak askerin elinde olacaktı.

- İdam geri gelecekti. (Hükümet vatana ihanetten idam edilecekti.)

- İnsanlar göç etmeye başlayacaklardı.

- Darbeyi yapan kişi veya kişiler saltanat etmeye başlayacaktı. (1980 darbesinde duvarlarda Kenan Evren posteri olmayan kurumlar vatan haini olarak yargılanmıştır.)

- Marketler, mağazalar vs. bir süre sonra talan edilmeye başlanacaktı.

Halk Neden Sokağa Döküldü? Darbeye Darbeyle Karşılık Veren Türk Halkı?

15 Temmuz 2016'da gerçekleşen darbe girişiminde devlet stratejik olarak halkı sokağa dökmek istedi. Çünkü asker üstünlük kurmadan halkın üstünlüğü ele alması gerekiyordu.

Çünkü ilk etapta asker rahat ateş edemezdi, halk bunu bildiği için tankların, zırhlı araçların önlerine attılar kendilerini, askerin direnişi kırılma noktasına geldiğinde ateş etmeye başlandı (er ve erbaşlar değillerdi) ve misliyle halktan karşılık aldılar ve yenilgiye uğradılar.

Eğer ülkede gerçekten darbe girişimi olsaydı daha öncede dediğim gibi ilk yapılacak müdahale meclise olmalıydı yani bu bir darbe girişimi değildir tamamiyle iç savaş girişimidir. Darbelerde meclis bombalanmaz, meclis ele geçirilir yani tutuklanır.

Açıklanan bilgilere göre meclise 15-16 adet bomba atılmış ve TBMM binası bertaraf olmuştur. Buradaki amaç millet vekillerine ve hükümete hasar vermektir. Bu durumlardan da anlaşılıyor ki bu darbe girişimi değildir, iç savaş girişimidir.

Milletimiz belkide tarihte dünyada ilk olarak, darbeye darbeyle karşılık vererek kazanan ilk halk olarak tarihe geçecek ve ileride bu günü (15.Temmuz.2016) çocuklarımıza ve torunlarımıza anlatacağız.

Algı Operasyonu Nedir? Sanal Darbe veya Milenyum Darbe Ne Demektir?

Algı Operasyonu Nedir? Sanal Darbe veya Milenyum Darbe Ne Demektir?

Hepimizin de bildiği üzere tam anlamıyla teknoloji çağındayız. 1996'da Amerika'nın Beyaz Saray'ına bombalı saldırı yapıldığına dair televizyonlar'da ve radyolar'da haberler yapılmıştı. Tabi ki de aslında böyle bir saldırı olmamıştı. Kodlanabilir sinyaller ve hack yapılarak gerçekleşen bir olaydır.

Dün gece de ülkemizde bu tür olayalar yaşandı. Binlerce hesaptan sokağa çıkmayın tweetleri atıldı, başbakan vuruldu denildi, TRT kanalı ele geçirilip zorla "Yurtta Sulh" bildirisi okutuldu. Bunların tamamının bir algı operasyonu olduğu ve amaçlarının ülkeyi kaosa sürüklemek olduğu gerçeği gün yüzüne çıkmaktadır.

 Kaosa girseydik eğer çok tehlikeli bir ülke olacağımız kesindi. Halk korkutularak evlerine kilitlenecek ve ülke neredeyse 100 yıl geriye atılacaktı.

Neden Camilerde Ezanlar ve Selalar Okundu?

İmamlar, Kurtuluş Savaşında tüm şehirlerde, köylerde ve camilerde her saat başı ölen şehitlere rahmet olsun diye sela okurlardı. Türkiye'nin en önemli refah konusu imanıdır.

İstiklal savaşındaki kelamı bilmeyenler için söyleyeyim o kelamı; 

Bayrak inmez, Ezan dinmez, Vatan bölünmez!


Dün ki okunan ezanların konusu; Biz boyun eğmedik ezanımız okunmaya bayrağımız da dimdik dalgalanmaya devam ediyor. Devletin yıkılmadığını ifade ediyor.

Daha öncede atalarımızın yıllar önce yaptığı gibi. 

Sonuç olarak bu tür olaylar da türk, kürt, sünni, alevi demeden kardeşçe el birliği yapmamız gerekiyor. Din, ırk ve siyasi görüş bu konunun içerisine girseydi eğer ve sokağa dökülmesey di milletimiz belkide bugün devletimiz düşmüş ve 4. dünya ülkesi olarak tarihe işlenecekti belki de. Dün milletimiz bir parti için sokaklara inmedi, gelecekte hür bir Türkiye bırakmak için direndi. Fakat sokaklara inenlerin içinde devletine, vatanına ihanette olanlarda vardı bu yüzden herkesin kafası karışıktı. Emir alan askerlere teslim oldukları halde büyük ölçüde şiddet uygulandı ve askerlerimizi şehit ettiler. Kimlerden emir alındığı bilinmeyen bazı erlerde polislerimizi şehit ettiler. Bu olayları yapanların yakalanması ve cezalarını çekmelerini istiyoruz. Bu "Kara Gün" de şehit olan vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet ve ailelerine başsağlığı diliyoruz.

Yurtta Sulh Konseyinin TRT 1 Yayınını Ele Geçirerek Bildiri Okuttuğu O An!

Bu ülke Tijen Karaş'ın TRT 1 'de okuduğu bu bildiriyi asla unutmayacak. Tüm yurtta büyük korku uyandıran bu bildiri herkesin yüreklerini ağzına getirdi. Fakat daha sonra açıklanan bilgilere göre sesinden ve yüzündeki korkudan da anlaşıldığı gibi silah zoruyla bu bildiriyi okuduğunu öğrenildi. 


3-4 saat önce kadar burada kabus dolu saatler yaşadık. Meslek hayatımın en zor yayınını yaptım. Silahlı kişiler tarafından stüdyomuzda, haber Merkezimizde alıkoyulduk. Saatler boyunca rehin tutulduk. Ellerimiz arkadan bağlandı, tehdit edildik. Her hareketimiz izlendi. Stüdyoda o bildiri haberini okumak için silahlı kişiler tarafından zorlandım. TSK adına bu eylemi gerçekleştirdiklerini, bize zarar vermeyeceklerini, milletin iyiliği için bu eylemi yaptıklarını ifade eden bir grup tarafından saatler önce alıkoyulduk. Ellerimiz arkadan bağlıydı, silahları ile bizi tehdit ediyolardı. O şartlar altında bu bildiriyi okudum. Çok şükür başımıza bir şey gelmedi. O dakikaları bir daha yaşamak istemiyoruz.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları



Disqus Yorumları