Mars’ınyalnızca çok güçlü teleskoplarla görülebilen, iki küçük uydusu vardır: Fobos(korku) ve Deimos (dehşet). 1877’de keşfedilen uydulardan Fobos 7,7 saatte birgezegenin çevresinde döner. Deimos da bir turunu 1,3 günde tamamlar. Her ikiuydunun da üzerlerinde değişik büyüklüklerde çarpma kraterleri bulunur. Fobosile Deimos’un bir zamanlar yakalanmış iki asteroit olduğu düşünülüyordu.Ancak son zamanlarda çok şiddetli bir çarpma sonucu Mars’tan kopmuşolabilecekleri düşüncesini destekleyen kanıtlar arttı.
Mars’ı biliminsanları için özel bir gezegen yapan asıl özelliği, yüzeyinin yeryüzüne çokbenziyor oluşudur. Mars’ın alanı yeryüzündeki karaların toplamı kadardır;yaklaşık 150 milyon kilometrekare. Yüz milyonlarca belki de milyarlarca yıldanberi hiç yağış almayan Mars yüzeyi, Dünya’daki en kuru çölden daha kurudur.Ancak yüzeyinde bir zamanlar akarsuların oluşturduğu vadiler hâlâ durur. Buvadilerin yanı sıra, yanardağlar, ovalar, kraterler, kurumuş göl tabanları gibiyeryüzünde görmeye alıştığımız daha birçok yüzey şekli de vardır.
Gezegeninkuzey yarımküresi güney yarımküresine göre birkaç kilometre daha alçaktır. Buda bir zamanlar kuzey yarımkürenin büyük bölümünü kaplayan bir okyanus olabileceğinidüşündürür. Yüzeyinin yüzde 60’ı ağır bombardıman evresinden kalma kraterlerlekaplıdır. Kuzey yarımküredeki Hellas Plantia adlı çarpışma krateri, 10.600km’ye 8500 km boyutlarıyla Güneş Sistemi’ndeki en büyük kraterlerden biridir.Gezegenin en derin noktası da Hellas Plantia’nın merkezidir ve ortalamayükseklikten 7 km kadar aşağıda yer alır. Bu çukurun yaklaşık 4 milyar yılönce, Plüton büyüklüğünde bir öngezegenin Mars’a çarpması sonucunda oluştuğutahmin ediliyor.
Dünya’danoldukça küçük bir gezegen olmasına karşın, Güneş Sistemi’ndeki en büyük kanyonsistemi ve dağ Mars’ın yüzeyinde bulunur: Mariner Vadisi (Vallis Marineris) veOlimpus Dağı (Olympus Mons). Mariner Vadisi yaklaşık 5000 km uzunluğunda, 600km genişliğinde ve 6 km derinliğindeki dev bir vadinin çevresinde yer alanküçüklü büyüklü birçok yarık vadiden oluşan dev bir kanyon sistemidir. Ancak bugörkemli yüzey şeklinin nasıl oluştuğu hâlâ tam olarak açıklanabilmiş değildir.
Gezegeninkütleçekimi düşük olduğundan, Mars’ın yüzeyindeki dağlar kendi üzerlerineçökmeden yeryüzündekinden daha çok yükselebilmiştir. 600 km’lik taban çapı veyaklaşık 25 km’lik yüksekliğiyle Güneş Sistemi’ndeki en yüksek dağ olan OlimpusYanardağı, Mars’ın kuzey yarımküresinde yer alır. Günümüzde Mars’ta etkin hiçbiryanardağ yoktur. Mars’taki volkanik etkinliklerin 100 milyon yıl kadar öncedurduğu tahmin edilmektedir.
Mars’ınkabuğu kuzey yarımkürede ortalama 35 km, güney yarımkürede de 80 kmkalınlıktadır. Ancak bu kabuk Dünya’daki gibi plakalardan oluşan kırıklı biryapıda değildir, tek parçadır ve hareket etmez. Kabuğun altında Dünya’nınkindendaha az sıcak, daha kalın ve hareketsiz bir manto tabakasının da olduğu tahminediliyor.
Kabuğun enyaşlı bazı bölümlerindeki mıknatıslanmış kayalar, Mars’ın bir zamanlar (4milyar yıl kadar önce) eriyik halde demirden bir çekirdeği olduğunu ve bunun daürettiği bir manyetik alanın bulunduğunu gösteriyor. Ne var ki şu anda herikisi de yok; tıpkı Ay’da olduğu gibi Mars’ta da yön bulmak için pusula bir işeyaramaz.
Mars’ınkutup takkeleri beyazdır. Çünkü kutup takkelerinde buz vardır; ama bu, su buzudeğildir. Kurubuz da denilen karbondioksit buzudur. İklimsel nedenlerle ikiyılda bir kutuplardaki buz örtüleri geri çekilir, küçülür; sonra yenidentoplanır, büyür, genişler. Yaklaşık 20 yıldır Mars’ın çevresinde değişikzamanlarda dönen insan yapımı çok sayıda uydu, gezegenin kutuplarındakikarbondioksit buzunun altında su buzu da bulunduğunun işaretleriniyakalamıştır. Örneğin Mars Odyssey adlı uzay aracı, 2002’de Mars’ın güneykutbuna yakın bir bölgede geniş bir alanın altında bol miktarda hidrojenolduğunu keşfetmiştir. Bu hidrojenin yüzeyin altında donmuş haldeki suda (H2O)bulunduğu düşünülüyor.
Mars veDünya 4,56 milyar yıl önceki aynı gaz ve toz bulutunun -benzer- içeriğindenoluşmuştur. Oluşumlarından sonraki bir milyar boyunca iki gezegen de asteroitve kuyrukluyıldız bombardımanına maruz kalmıştır. Busayede ikisine de uzaydan bol miktarda su gelmiştir.
Ancak bugünMars’ın iki kutbundaki su buzunun erimesinin sonucunda, gezegenin bütünyüzeyini ancak 11 m derinlikte bir suyun kaplayacağı tahmin ediliyor. Dünya’nınyüzde 71’ini kaplayan okyanus ve denizlerin ortalama 3600 m derinlikte olduğudüşünülürse, bu miktarın gerçekte çok az olduğu anlaşılır.
Bununlabirlikte Mars yüzeyinin geçmişte bugünkünden çok farklı olduğu da ortadadır.Bir zamanlar yüzeyinde göller ve ırmaklar oluşturacak kadar bol miktarda su vardı.Buradan da o zamanlar Mars’ın kalınca bir atmosferi olduğu sonucu çıkıyor.Öyleyse yaşam Mars’ta da ortaya çıkmış olabilir mi? Yeryüzünde Dünya’nınoluşumundan çok değil, yalnızca 800 milyon yıl kadar sonra ortaya çıkmıştı.Acaba ne olmuştu da, Mars o durumdan bugünkü duruma gelmişti? Bütün o sular veatmosfer nereye gitmişti? Acaba Mars’ta yaşam gerçekten de ortaya çıkmış mıydı?Eğer çıktıysa acaba gezegenin derinliklerine çekilmiş olabilir miydi?
Ay’a gidenastronotlar, Ay’ın yüzeyine yansıtıcı bir levha (bir tür ayna)yerleştirrmiştir. Yansıtıcının yerleştirildiği günden bugüne dek, her akşamTeksas’taki McDonald Gözlemevi’nden Ay’a lazer ışınları gönderilir. Yansıtıcıyaçarpan ışınlar gözlemevindeki algılayıcılara geri döner. Işınların Ay’a gidip gelmesüresi çok duyarlı bir şekilde ölçülür. Yaklaşık 40 yıldır yapılan bu gözlem vehesapların sonucunda, Ay’ın hâlâ Dünya’dan yılda 3,8 cm uzaklaştığı ortayaçıkmıştır.
GüneşSistemi’nin dördüncü gezegeni olan Mars, Güneş’ten ortalama 1,5 AB (228 milyonkilometre) uzaktır. Yörüngesi biraz basık bir elips şeklinde olduğundan Güneş’eolan uzaklığı 208 ile 248 milyon kilometre arasında değişir. Bilim insanlarının“sol” adını verdiği bir Mars günü de 24 saat 40 dakikadır. Yani bir Dünyagününden yalnızca 40 dakika daha uzun...
Gezegen,Güneş çevresindeki bir turunu 687 günde (Dünya günü) tamamlar. Dünya’nınkineçok yakın olan eksen eğimi (24°), Mars’ta da tıpkı Dünya’da olduğu gibimevsimlerin olmasını sağlar. Ancak Kızıl Gezegen’in kendisini kararlı biryapıda tutacak Ay gibi büyük bir uydusu olmadığından, ekseninin büyük birsalınımı vardır: Beş milyon yılda bir kutupları Güneş’e doğru 45°lik bir eğimeulaşır.
Mars’ınkuzey yarımküresinde yaz mevsimi Dünya’da olduğu gibi gezegen Güneş’e en uzakolduğunda gerçekleşir. Mars’ın gece-gündüz düzeni ve mevsimleri Dünya’nınkilerebenzer. Güneş’e Dünya’dan daha uzak olduğundan Mars, Dünya’ya göre daha soğukbir gezegendir. Yazın ekvatora yakın bölgelerde sıcaklık ancak 0°C civarındaolur. Ortalama yüzey sıcaklığıysa -60°C’dır; Antarktika’da tipik bir kış günükadar. Aslında Mars, o yörüngede olması gerektiğinden daha soğuktur; çünküGüneş’ten gelen ısıyı tutacak ve gezegene dağıtacak kalın bir atmosferi yoktur(Dünya’nın atmosferi sayesinde yeryüzünün ortalama sıcaklığı 15°C kadardır).
Mars’ın inceatmosferinin yüzde 95’i karbondioksit, yüzde 2-3’ü azot, yüzde 1-2’si argon,yüzde 0,1-0,4’ü oksijendir. Geri kalan bölümünü de eser miktarda su buharı vebaşka gazlar oluşturur. Atmosferde asılı kırmızı toz parçacıkları nedeniyleMars’ın gökyüzü gündüzleri pembemsi, güneş batarken de soluk mavi renkli (sankiDünya’dakinin tam tersi gibi) olur. Dünya’dan göründüğünden dört kat küçükgörünen Güneş, Mars ufkunda battıktan sonra gökyüzünde iki küçük ay, Fobos veDeimos belirir.
Atmosferiçok ince olan Mars’ın yüzeyindeki atmosfer basıncı da çok düşüktür: 7-8 milibar(Dünya’da deniz düzeyinde yaklaşık 1 bar’dır). Dünya’dakinin yüzde 1’ i kadarolan yüzeydeki basınç, sıvı su moleküllerinin kolayca gaz haline geçmesiniengelleyemez. Atmosferi ince olmasına karşın, zaman zaman Mars’ta çok şiddetlirüzgârlar eser. Bunlar yüzeydeki tozları ve toprağı havalandırır ve kısa süredefırtınaya dönüşür. Yaklaşık üç yılda bir de bölgesel olarak başlayan birfırtına büyüyerek gezegeni tümüyle kaplayan küresel bir fırtınaya dönüşür. Budurumda Mars’ın yüzeyi aylarca görünmez olur.
ızılGezegen’in, oluşumundan 1 milyar yıl kadar sonra manyetik alanını yitirmişolduğu tahmin ediliyor. Mars manyetik olarak savunmasız kalınca, güneş rüzgârıbu küçük gezegenin atmosferini savurmuş, uzaya “üflemiş” olabilir. Ya dagezegende Dünya’dakinin tersine işleyen bir sera etkisi yaşanmış olabilir.Soğuyan gezegende kutup takkelerinde biriken karbondoksit buzları artmıştır.Atmosferde karbondioksit azalınca sera etkisi hafiflemiş ve bunun sonucunda dagezegen biraz daha soğumuştur. Bu durum kutuplarda daha çok kurubuztoplanmasına, yani atmosferden daha çok karbondioksit çekilmesine yol açmıştır.Bu kısırdöngünün sonunda, Mars bugünkü kuru ve soğuk haline gelmiştir.
KızılGezegen 1610’dan beri sürekli gelişen teleskoplarla hep gözlendi. Ama Mars’ailişkin en temel ve önemli bilgiler, doğrudan gezegene gönderilen uzayaraçlarıyla elde edilmiştir. 1960’lı yıllardan beri Mars’a çok sayıda uzayaracı gönderilmiştir. 1964’te Mars’ın yakınından geçen Mariner 4 adlı uzaysondası, gezegenin ilk yakın plan fotoğraflarını çekmiştir. Bu fotoğraflarsayesinde ilk kez insanlar düş gücünden uzak, çıplak Mars gerçeğiylekarşılaştılar. Mars da tıpkı Ay gibi bir yüzeyi olan, soğuk ve ıssız birgezegendi. Altı yıl sonra gönderilen Mariner 9, Mars’ın ilk yapay uydusu oldu.Onun çektiği çok daha ayrıntılı fotoğraflarla Mars’ın haritası çıkartıldı.Dünya’dakilere benzeyen yüzey şekilleri olduğu görüldü; böylece Ay ile Dünyaarasında bir yer olarak düşünülmeye başlandı. Mariner 9’dan altı yıl sonragönderilen Viking I ve Viking II uzay araçları, biri yörünge aracı biri deyüzey aracı olmak üzere ikişer uzay aracından oluşuyordu. Viking I ve VikingII’nin yüzey araçları, Temmuz 1976’da ve Eylül 1976’da- Mars’ın değişikbölgelerine indiler. Yörünge araçlarıysa Mars’ın uydusu oldular.
Mars’ınyörüngesinde dönen uyduların gönderdiği fotoğraf ve verilerden çok şeyöğreniyoruz. Örneğin Mars’ın yüzey şekilleri bir zamanlar bol miktarda sıvı subulunduğunu gösteriyor. Bu suyun bir bölümü kutup bölgelerindeki kraterleringüneş ışığı görmeyen bölümlerinde günümüze dek buz olarak kalmıştır.
Viking uzayaraçları Mars’a yaşam aramaya gitmişti. Yüzeye indikleri yerde sabit duran buuzay araçlarında, aslında çok gelişmiş birer kimya laboratuvarı vardı.Araçlardan uzanan robot kollar, çevrelerindeki toprağı kazdı ve topladıklarıörnekler üzerinde çeşitli deneyler yaptılar. Ne yazık ki toprağın üst kısmındahiçbir yaşam izine rastlanamadı.
Vikinglerden20 yıl sonra, 1997’de Pathfinder adlı bir yüzey aracı gönderildi. Buyürüyebilen bir araçtı. Sonra 2004’te Spirit ve Opportunity adlı hareketliyüzey araçları gönderildi. Bu üç yüzey aracı da kayalarda ve yüzey şekillerindegeçmiş dönemlerde Mars yüzeyinde su olduğuna yönelik çok sayıda güçlü kanıtbulmuştur. Son olarak da 2008’de Phoenix adlı bir uzay aracı gönderildi. Sabityüzey istasyonu olan Phoenix yaptığı incelemelerde su buzunun yanı sıra,yüzeyde yaşamın ortaya çıkması için önemli birtakım kimyasal maddeler dahabulmuştur. Ne var ki şu ana değin yaşayan herhangi bir canlıya ya da fosilerastlanmamıştır.
Bugün üçAmerikan uydusu Mars Odyssey, Mars Express ve Mars Reconnaissance Orbiter, Mars’ınçevresinde dönmekte ve onu izleyerek Dünya’ya sürekli verigöndermektedir.
Kaynak: www.bilgisarayi.net
Facebook Yorumları
Disqus Yorumları