Dünyada bulunan ilk alfabenin öyküsünü, gelişimini, yayılmasını, öğrenilmesini hiç düşündünüz mü? Harflerin ne kadar özgür olduğunu, bir araya geldiklerinde neler ifade ettiklerini ve insanların hayatlarını kolaylaştıran en büyük buluş olduğunu da mı düşünmediniz?
Harfler olmadan, bir dil yaratılmadan ve bir kültür oluşturulmadan nasıl anlaşıyordu insanlar? Neler düşünüyordu da neler anlatamıyordu karşısındakine? Düşünce kavramı da alfabe sayesinde mi var oldu? Yoksa insanlar düşünebildiklerini aktarmanın daha kolay bir yolunu bulmuşlar mıydı?
Eski zamanları düşününce insanların ne kadar zorluklarla karşılaştığını bir nebze tahmin edebilmek mümkün oluyor. Fakat eski zamanlarda yaşayan hiç kimse şu an hayatta olmadığı için o zaman ki sıkıntıların ne derece büyük olduğunu, nelerle savaşmak zorunda kaldıklarını net bir şekilde bilemiyoruz.
Bugün bu çağda yaşadığı için mutlu olan ve iletişimin seviyesinin değerini bilen gençler olarak herkesi harflerin bir araya getirdiği kelimelerle yazılmış kitapları okumaya davet ediyorum...
Kitap okumayı sevmek bir tercih midir?
Tercih etmek konusunda şıklara eklenmeyecek bir şey varsa o da kitaptır. Kitap okumak tercih sebebi değildir. Kitap okunmalıdır. Kitap okunmak için yazılmıştır. Kitap öğretmek için yazılmıştır.
Yaklaşık 2009-2010 yılları arasında henüz lise yıllarındayken, zorunlu olarak derslerin ilk yarısında herkesin kitap okuması istenirdi. Güzel bir girişimdi, fakat kitap okutmanın zorunlu olarak uygulanması çok üzücü bir durum.
Kitap yalnızca metroda can sıkılmasın diye okunmaz, kitap sadece gece bir an önce uykusu gelsin de yatıp uyuyabilsin diye okunmaz. Kitap gösteriş yapmak içinde okunmaz. Kitap kişinin kendisine yapabileceği en büyük iyiliği yapması için okunur.
Kitap okumak kişiler için çoğu zaman anlamlı ve ilgi çekici gelmez. Fakat burada önemli olan kişinin doğru kitabı seçememesinden kaynaklıdır. Örneğin; çizgi romanlara, Teksas ve Tommiks tarz kitaplara bayılan kişiler için bir sürü yayın evi klasikleri çizgi roman olarak uyarlamış ve satışa çıkarmıştır. Kişiler bunları okuyarak kendine bir iyilik yapabilir.
Aşk kitaplarından nefret ettiği için tüm kitaplara küsen, tüm kitaplarda mutlaka aşk konusunun işleneceğini düşünerek kitap okumayı reddeden bireyler ise kesinlikle yanlış düşünceler içerisindeler. Çünkü kitap kavramı sonsuz konuda üretilebilecek türdedir. Kitaplar sadece aşk üzerine yazılmazlar ve aşk kitapları sevenlere sunulmazlar.
Dizi ve filmlerin kitaplarının çıkması ya da kitaplardan uyarlanan dizi ve filmlerin çıkması da kişide çelişkiler oluşturabilir. Örneğin, önce kitabı çıkmış bir film için izleyiciler eğer kitabı okuyarak filmi izliyorlarsa çoğu zaman hayal kırıklığı yaşayabilirler. Çünkü o kitabı okuyan herkesin beyninde canlanan karakterler farklı olacaktır. Aynı şekilde önce filmi çıkan ve sonra senaryosunun kitaplaştırıldığı filmlerde de kitabın filmle alakası olmadığını söyleyenler olabilir. Bu anlamda çelişki yaşanması doğal karşılanabilir. Önemli olan bir şekilde merak edip o kitabı okumaktır.
Tüm insanlara hitap edecek pek çok kategoride kitaplar yazılmıştır ve her gün yazılmaya devam edecektir. Kişiler "kitap okumak beni sıkıyor" cümlesini kullanmaya devam ettikçe de piyasadaki kitap sayıları azalacak, yayın evleri tek tek kapatılacak ve sonunda kitap kavramı ortadan kaldırılacaktır. Bu, olması istenecek en son durumdur ve kime sorulsa kitapların yok olmasını istemediği cevabı ile karşılanır.
İnsanlar neden kitap okumuyor?
Bu soru sadece benim için değil, neredeyse bir evren dolusu insanın merak ettiği üzerinde düşündüğü bir sorudur. İnsanlar neden kitap okumak istemez, ya da neden kitaplar insanlara çekici gelmez? Kitap okumamak insanların mı, yazarların mı suçudur?
Kitap okumayan insanlarda düşünce boyutunun ne kadar ileri gidebildiğini gördünüz mü hiç? Belli bir yerden sonra kitap okuyan insanla aynı şekilde düşünemediğini, mantığı yakalayamadığını ve konuşmada, fikir yürütmede sıkıntı çektiğini göreceksiniz. Okulu bırakmak zorunda kalmış bireylerin, sadece eğitime değil kitaplara da küsmesi ne kadar acıdır!
İnsanlar neden kitap okumuyor, biliyor musunuz?
İnsanlar 24 saatlik zaman diliminin içinde kendilerine ayıracak 1 saat bulamıyorlar, çünkü. Gençler sınavlara hazırlanıyor, ebeveynler işe gitmek zorunda kalıyor, küçük çocuklara da anneleri kitap okuyacak vakit ayıramıyor. Halbuki ne güzel olurdu, herkes kitaplar üzerine sohbetler etse, birbirlerine kitaplar önerse...
Ebeveynlerin küçük yaştaki çocuklarına kitap okumayı alıştırmaları bir tercih değil bir zorunluluktur. Gün içerisinde okuyun, gece yatarken okuyun, internetten açın ve dinlemesini sağlayın. Kitap okumak için vakit var, önemli olan kitabı tanımak.
Sınava hazırlanan gençler, kitap okumak için vaktinin olmadığını sürekli ders çalışması gerektiğini ve kitap okuyacağına bir konu bitireceğini düşünen güzel gençler;
Okuma becerisini sizlere sadece derslerin ilk yarısında kazandırmayı amaçlayan ama 2 saatlik gelecek sınavında okuma becerisinde bulunup soruları doğru anlamanızı isteyen bir sistemle yarıştığınızı biliyor musunuz?
Her gün kitap okuyun, kitap okumayı kendinize saygı olarak görün. Vakit geçirmek için yapılacak daha başka şeyler var, kitaplar gün içerisinde su içmek gibi gerekli bir ruh ihtiyacıdır.
Çalışan insanlar;
Günde 8 saat ayakta duran, mesailere kalan ve işleri hiç bitmeyen insanlar, kitap okuyun. Yorgunluğunuzu unutmak ve farklı bir dünyada yaşayabilmek için kitap okuyun. Gözleriniz kapanana kadar, sabah alarm çalana kadar okuyun. Bugün değilse, yarın görün faydasını...
Herkese göre yazılan kitaplar var. Önemli olan bu kitap türünü bulabilmek. Kitapçılarda gezerken elinize aldığınız kitaplara bir bakın. Neden tarih romanının kapağı değil de, bilim kurgu romanının kapağı ilginizi çekti? bir düşünün. Cevabı elinizin gittiği kapağını beğenerek aldığınız o kitabın içerisinde saklı.
Kitap okumayan devlet olur mu? Okuma yazma bilmeyen devlet olur mu?
Olmasın, artık. Herkes okusun. Ayakta durmak için, mutlu olmak için kitap okuyun.
Kitap koleksiyonlarınızın odaları aşması, dünyayı değiştirmesi dileğiyle.
Keyifli okumalar...
Facebook Yorumları