Oruç Aruoba'dan Evinde Tavşan Besleyecekler İçin Kılavuz
Oruç Aruoba'dan evinde tavşan besleyecek olanlara hitaben... Tavşan besleyenlerin ne gibi hayat şartları olduğunu yorumlayan 30 dize...

Oruç Aruoba - Uzak

Merhabalar arkadaşlar,

Öncelikle yazarımız Oruç Aruoba hakkında biraz bilgi edinelim daha sonra da kitabında bahsettiği konulara zaten değineceğiz. 1948 yılında doğan Aruoba, 1973'ten başlayarak Hacettepe, Tübingen, Victora-Wellington üniversitelerinde akademisyenlik ve öğretim görevliliği yapmış. 1983'te üniversiteyi terkettikten sonra çeşitli yayın kuruluşlarında çalışmış. Yazı ve çeviri işleriyle uğraşmış. Hume, Nietzsche, Kant, Celan ve Başo'dan çevirileri bulunuyor. Metis'te 1990 senesinde "de ki işte" ile başlayan Oruç Aruoba koleksiyonunu felsefe kitaplarının yanı sıra şiir ve metinlerle sürdürmüşler...


Oruç Aruoba'nın Uzak Kitabı üç bölümden oluşuyor. Uzak, Tavşan Besleyene Kılavuz ve Özlem Çekene Kılavuz bölümleri... Sizlere bu yazımızda bahsedeceğimiz kısım ise Tavşan Besleyene Kılavuz kısmıdır ki zaten biraz da amacımız evinde tavşan besleyecek olan ve ya evine tavşan almak isteyenler varsa bu yazıdan sonra karar vermelerini tavsiye ediyoruz..


Aşağıda ki yazı Tavşan Nasıl Beslenir?, Tavşan Beslerken Nelere Dikkat Etmeliyim?, Evde Tavşan Besleme?, Evde Tavşan Beslemek Zararlımı?, Evde Tavşan Bakımı?, Tavşan Bakımı Nasıl Yapılır?, Tavşan Ne Yer?, Tavşan Neleri Kemirir?, Tavşan Eğitimi?, Tavşan Besleme Bilgileri? ve Tavşan Beslemek İstiyorum diyenler için sorularını ve istediklerini umarız cevaplayacaktır.

Tavşan Besleyene Kılavuz Olacak 30 Bilgi

Tavşan Besleyene Kılavuz Olacak 30 Bilgi

1. Tavşan besleyen, havuç da yetiştirmelidir.

(Çünkü, tavşanınız her boş anında havuç yiyecektir ki masrafı çoktur.)


2. Tavşan besleyen, evinde attığı her adıma da dikkat etmelidir. 

(Çünkü, tavşan kendisine havuç verenin ayaklarını tanır; zıplaya zıplaya, geliverir ansızın...)


3. Tavşan besleyen, evdeki bitkilerini de emniyete almalıdır. Hatta kağıtlarını, kitaplarını, espadrillerini, halılarının püsküllerini ve yırtık pantolonlarının açıkta kalmış ipliklerini bile...

(Çünkü, tavşan kemirebileceği her şeyi kemirir...)


4. Tavşan besleyen, pazardan maydanozu beşli demetlerle; pancarları ve turpları, sapları; kıvırcık ve marulları da, dış yaprakları kesilip atılmadan almalıdır.

(Çünkü, evde sizin getireceğiniz kemirilmesi gereken ne varsa onu bekleyen bir tavşanınız var.)


5. Tavşan besleyen, meyve sebzeleri; örneğin armutları ve patatesleri, soyarken ve ayıklarken, olağan durumlarda olduğundan daha müsrif davranmayı da öğrenmelidir. 

(Çünkü, tavşan besleyen için kendi yiyemeyeceği ya da yemediği bitki kabukları, sapları ve kökleri birer çöp değildir artık...)


6. Tavşan besleyen, evinin içindeki bütün geliş-gidişlerini gerçi hiçbir yargıda bulunmadan, izleyen; ama sürekli üzerinde tuttuğu gözüyle çok temel bir talepte bulunan, bir canlı ile birlikte yaşamayı, onun varlık talebini hesaba katmayı da, öğrenmelidir.


7. Tavşan besleyen, arada bir, iç çamaşırlarına dek, pekala; kokusuzca; ama, sıcak sıcak ve yapış yapış, ıslatılmayı da göze almalıdır... Ya da gecenin bir vakti yatağında koynunda kıpır kıpır bir canlı bulmayı...

8. Tavşan besleyen, ortalık fazlaca uzun bir süre hareketsiz kaldığında, hemen şüphelenmelidir.

(Çünkü, ya halıların püskülleri, ya balkondaki bitkiler, ya da kurumaları için kitap yığınlarının üstüne, gazete kağıtlarına serdiği kereviz yaprakları, tehlikededir.)


9. Tavşan besleyen, birlikte yaşadığı varlığın, canlının, kendisini, hiç de ihtimal vermeyeceği, yakıştıramayacağı ölçüde iyi izleyebildiğini, hatta anlayabildiğini, giderek tanıdığını ve bildiğini de hesaba katmalıdır.

(Bu böyleyse, bu bilginin nasıl bir şey olduğunu hiçbir zaman bilemeyeceğini bilse, bu yalnızca kendi kurduğu bir şeyse de; bunu da pekala bilse bile...)


10. Tavşan besleyen, bütün yakınlaşma çabalarının yanlış anlaşılmasına; ama, her yakınlaşma çabasına karşılık hemen bir yakınlaşma bulmaya da alışmalıdır. Bunun giderek ne denli anlamsız olduğunu anlasa da... Kendini hiç korkmadan ayaklarına atan bir canlının bu korkusuzluğunun, güveninin(?) nereden kaynaklanabileceğini de hesaba katarak...


11. Tavşan besleyen, daha önce ne yapmış olursa olsun, en ufak bir yakınlaşma girişiminde bulunduğunda, bütün geçmiş yapılanları unutup (bağışlayıp), yakınlaşacak bir canlının sorumluluğunu üstlenmeye de hazır olmalıdır.

(Bunun ne denli anlamsız olduğunu bile bile...)


12. Tavşan besleyen, kendisini sürekli anlamaya çalışan; ama, hiç bir zaman anlayamayacak, sürekli yakınlaşmaya çalışan; ama, hiç bir zaman yakınlaşamayacak bir varlığı anlamaya; ona yakınlaşmaya, çalışmayı da öğrenmelidir. 

(Anlayarak, bilerek bakıldığını kurmaya da...)


13. Tavşan besleyen, uzaktan ve sessizce kargışlanmaya da hazırlıklı olmalıdır. Arada, gözlerinin içine garip bir biçimde anlayarak, bilerek bakıldığını kurmaya da...

14. Tavşan besleyenin işi de güçtür!


15. Tavşan besleyen, ne yapmalıdır ki diye soracak olursanız. Tavşan besleyen, ne yapması gerekiyorsa onu yapmalıdır. Tavşan besleyene aslında kimse kılavuzluk edemez...


16. Tavşan besleyen, yalnızca sıcaklığı ve kalp atışına 'tav' olan bir canlının sıcaklığı ve kalp atışına da alışmalıdır.


17. Tavşan besleyen, sevgiyi bilemeyen, bilmemiş ve bilemeyecek bir canlıyı sevmeyi de göze almalıdır. Gelip kafasını kalbinin üstüne koyunca, kızıltılı gözlerini gözlerine diktikten sonra da, yavaşça kapayıp, uyuyup kalınca...


18. Tavşan besleyen, bir canlıyı tutsak tutmayı da haklandırabilmelidir kendi kendisine; o ise, kendi gözünde, belki, 'tusak' bile değildir. Bunu bile, bilmeyecektir...


19. Tavşan besleyen, kendisinin taleplerini ancak çok sınırlı ve çok yavaş bir biçimde öğrenecek; ama kendi taleplerini kesin ve tam olan bir canlı ile ilişki içinde olmaya da hazırlanmalıdır.

(Bunun hiç de bir 'ilişki' olmadığını bilerek...)


20. Tavşan besleyen, kendisini kabullenmiş ve varsayan; ama, hiç görmemiş, göremeyecek ve anlayamayacak bir canlı ile iletişim kurmaya çalışmayı da öğrenmelidir. Bu 'yapamama'ların da, en az kendi 'yapma'ları kadar, kendi kuruntusu olabileceğini de unutmadan...

21. Tavşan, kendisini besleyenin parmaklarını ve kıllarını da kemirir, arada ama, zarar vermeden...


22. Tavşan besleyen, kendisine hiç seslenmeyecek bir canlı ile birlikte yaşamayı da öğrenmelidir. Arada bir ona seslenmeyi deneyerek, bunu yaparken ne budalaca bir şey yaptığını düşündüğünün farkında olmayı da göze alarak...


23. Tavşan besleyen, ne engel olabildiği ne de uyarabildiği bir devinimlilik; ne sağlayabildiği ne de sona erdirebildiği bir dinginlikle başetmeye çalışmayı da öğrenmelidir.

(Bunu hiç bir zaman beceremeyeceğini kendisine bildiren bir tür çaresizlikle...)


24. Tavşan besleyen, yiyecek verdikten sonra kendisiyle hiç ilgilenmemesine de alışmalıdır.

(Tavşanının temelde ilgilendiğinin hiç de kendisi olmadığını bilerek...)


25. Tavşan besleyen, midesi ile özgürlüğü arasında bir türlü karar veremeyen bir canlıyla uğraşmayı da öğrenmelidir. Ya da, özgürlüğü konusunda ancak karnı doyduktan sonra karar verebilen bir canlıyla...


26. Tavşan besleyen, hiç ses çıkarmayan (yalnızca bir durumda, taşınırken, sallanıp durmaktan çok ürktüğünde...); taleplerini, sadece yer yer kendisini tehlikeye atan devinimlere 'dilegetiren' ; zaten de tek bir talebi olan, bir canlı ile birlikte yaşamaya da dayanmalıdır. Dayanabildiği kadar...


27. Tavşan besleyen, "kendini de dünyayı da tanımayan" bir varlık ile birlikte varolmayı öğrenmelidir. 

(Aslında, kendisi de, ne kendini ne dünyayı pek tanıyamamışken, onu da...)

28. Tavşan besleyen, bir gün tavşanını artık ele avuca sığmaz bir hale gelmiş bulmaya da hazırlanmalıdır. Kendini; giderek büyüyüp, başlangıçtaki sevimliliği yitirmesine; taleplerinin ve etkinliğinin, artık başedemediği, başedemeyeceği; yalnız başına evinde, sağlayabileceği koşulların yetersiz kalacağı ve o koşulları sağlama gerçekleştirme çabalarının da hep anlamsızlıklara gelip dayanan, dayanacak boyutlara varmasına...


29. Tavşan besleyen, tavşanını bir gün götürüp tavşan yetiştiren birilerini bulup onlara vererek, terk etmeye de hazır olmalıdır. Onlardan, ona iyi bakacakları sözünü aldıktan sonra son bir kez dönüp bakmamak için kendini zorlayarak, alelacele yürüyüp, çekip gidip... Havuç tohumlarını da götürüp denize atıp...


30. Tavşan besleyenin durumu da zordur!!!

Tavşan Besler misiniz?

Sonuç olarak bu yazının sonunda tavşan besleyip beslemeyeceğinize karar vermişsinizdir umarım...

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları



Disqus Yorumları