Mezhepler neden çıkmıştır?

Aslını bilmen gereklidir.

Mezhepler.

 Ortaya çıkması Peygamberimiz (sav)'in vefatından sonra olmuştur. Çünkü Peygamberimiz (sav) hayatta olduğu dönemlerde sahabi-ler herhangi bir mesele olduğunda Peygamberimiz (sav)'e geliyor, o husus-ta bilgi istiyorlardı. Peygamberimiz (sav) de sorulan soruyu bir vahiye istinaden veya kendi bilgisi ile cevaplandırıyordu. Dolayısıyla Peygamberimiz(sav) zamanında herhangi bir mezhep olması düşünülemezdi.

Mezhepler Peygamberimiz (sav)'in vefatından sonra ayet ve hadislerde açık olarak izah edilmeyen meselelerden kesin ve herkesin itirazsız olarak kabul edebileceği bir hüküm verebilecek bir otoritenin olmamasından ortaya çıktı. Zuhur eden bu mezhepler genel olarak ameliye ve itikadi olmak üzere iki grupta ortaya çıktı.

Ameli mezheplerin teşekkülü şu şekilde olmuştur. Peygamberimiz (sav)'in vefatından sonra İslam alemi genişlemiş,sahabelerden her biri bir şehre dağılmıştı. Bu sahabeler gittikleri yerlerde müracaat kaynağı oldular. Yani Müslüman olan veya İslamiyet hakkında fazla bilgisi olmayan pek çok kimse kendilerine çeşitli meselelerde dinin hükmünü sordular. Sahabeler de muhatap oldukları soruların cevabını evvela Kur'an da aradılar. Onda bulamadıklarında kendi içtihatlarıyla hüküm verdiler.

Bu sahabeler aynı zamanda kendilerine TABİİN denilen pek çok talebe yetiştirdiler. Onlardan sonra talebeleri tabiin alimleri de bir yandan fetva vererek Müslümanları dini konuda aydınlatırken bir yandan da talebe yetiştirdiler. Onların talebelerine Tebe-i Tabiin denildi. Tebe-i Tabiin Alimleri de Tabiin Alimlerini takip edip onların yolunda devam ettiler.

Gerek sahabe, gerek Tabiin, gerekse Tebe-iTabiin'in fetvaları arasında farklı hükümler ortaya çıkmıştır. Müslümanlar kendi bölgelerinde yaşayan İmamın fetvalarını biliyor, onu tercih ediyor ve ona göre amel ediyordu. İşte bu tercih ve taraftarlık zamanla yerini "Gidilen yol" manasına gelen mezheplere terk etti.

Başlangıçta Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbeli mezheplerinden başka Servi, Evzai, Teberi, Zahiri isimleriyle birlikte birçok hak mezhep daha ortaya çıktı. Ancak bunlardan dördü dışındakiler çeşitli sebeplerden tarih sahnesinden silindiler.

İtikadi mezheplere gelince bu mezheplerin ortaya çıkmasındaki temel sebep Müslümanlar arasındaki fikir ayrılıklarıdır.Peygamberimiz (sav)'in vefatından sonra onun yerine geçecek, siyasi yönden onu temsil edecek olan Halifenin seçimi Müslümanlar arasında ilk ciddi fikir ayrılığına sebep oldu. Ardından üçüncü Halife Hz. Osman'ın şehit edilmesi bu ihtilafı daha da artırdı. Müslümanlar arasında Cemel ve Sıffın savaşları yapıldı.Bu savaşlarda pek çok Müslüman öldü.

Halifenin kim olacağı,  Sıffın ve Cemel savaşlarında ölen ve öldürülenlerin durumu, gibi sebepler ve bunların dışında sayabileceğimiz pek çok sebep sonraki yıllarda itikadi sahada pek çok mezhebin ortaya çıkmasına netice verdi. Mezhep çatışmaları neticesinde on binlerce Müslüman öldürüldü.

Daha sonraki yıllarda ise Babilik,Bahailik, Kadıyanilik gibi Allah ve Peygamber adına yalan uyduran mezhepler ortaya çıktı. Bu mezheplerin kurucuları kendilerin Peygamber ilan ettirler. Haşa Allah(cc)'in kendilerine Hülul ettiği hezeyanında bulundular. Babiler ve Bahailer Kur'an'ın ve Peygamberimiz (sav)'in devrinin tamamlandığını iddia ettiler. Her şeyi mübah gören ve İslamiyeti yıkmaya yönelik görüşleriyle bir çok safi zihni idlal ettiler.

Kitap on bir bölümden oluşmaktadır.

Birinci Bölüm:

Peygamberimiz (sav) zamanında mezhep var mıydı? Alt başlığı ile başlanan bölümde mezheplerin her soruna çözüm kaynağı olan Efendimiz zamanında değildi. Onun vefatından sonra ortaya çıktığı ifade edilmiştir. Daha sonra da mezheplerin nasıl ortaya çıktığı hakkında malumat verilmiştir.

Dört hak mezhebin zuhuru mezhep İmamlarının içtihadına dayandırılarak izah edilmektedir. Günümüze kadar varlığını devam ettiremeyen fıkhı hak mezhepler şunlardır:

1- Evzai Mezhebi 4- Servi Mezhebi

2- Leysi Mezhebi 5- Zahiri Mezhebi

3- Taberi Mezhebi 6- Hasan Basri'nin Mezhebi

Mezhepler arasında değişik içtihatlardan kaynaklanan bir kısım farklılıklar bulunmaktadır. Bu bölümde yine mezhepler arasındaki farklılığın sebepleri maddeler halinde izah edilmektedir.

 

2. Hadislerden kaynaklanan farklılıklar:

İslam hükümlerinin Kur'an'dan sonra en mühim kaynağı hadislerdir. Bütün mezhep imamlarının verdikleri hükümlerde hadislerin mühim rolü vardır. İmam-ı Azam hadisle ilgili şöyle der: İçlerinde hadisle meşgul olanların bulunduğu sürece insanlar kurtulmuşlardır.

Hadislerin farlılıklara yol açmasında birçok sebep vardır. Bunlardan birincisi Arapça'nın ince bir lisan olması ve lügattan kaynaklanan farklılıklar.

b) Hadislerin farklı kelimelerle rivayet edilmesi:

Mesela şu hadis bu meseleye örnektir.

"Kameti duyduğunuz saman namaza gidiniz. Yolda sakin ve vakar ile yürüyün. Acele etmeyin, Yetiştiğiniz rekatları kılar, yetişemediğinizi tamamlarsınız." Aynı hadis Ahmet bin Hanbel'in Müsned'inde ise "yetişemediklerinizi kaza edersiniz. "Bu ravilerden birisinin manayı esas alarak hadisteki kelimelerden birisini değiştirmesi imama sonradan yetişen kimsenin yetişemediği rekatları kılarken nasıl davranması gerektiği hususunda farklı hükümlerin verilmesine sebep olmuştur.

c) İmamların hadisleri anlamada birbirinden farklı olması:

d) Aynı meselede farklı iki hadisin olması.

e) İmamların hadis bilgisi.

f) Peygamberimizin davranışları.

h) Hadiste kastedilen manayı anlayamamak.

i) Hadisin sahihliğini tesbit'te metodun farklı olması.

j) Zayıf hadisle amel edilip edilemeyeceği hususu.

3.     Örf ve adetlerin tesiri:

 

Mesela cemaatle namaz kılındığında fatihayı okuyan şafilerin durumu ile imamın okuduğu fatihaya amin diyerek imza basan hanefilerin durumu. Diğer bir misal Şafiler de az bir pislik namaza mani iken Hanefilerde mani olmamasıdır.

 

İkinci Bölüm

Dört büyük mezhep imamının hayatları,İslam fıkhı açısından ifa etmiş oldukları vazife ve mezheplerin kuruluşundaki rolleri anlatılmaktadır.

 

İMAM-I AZAM:

Hicretin 80. yılında(miladi 699) Küfe de dünya ya gelmiştir. Asıl adı NUMAN BİN SABİT'tir. Doğmadan Hz. Ali'nin duasına mazhar olmuştur. İslam fıkhı içerisinde çok önemli bir fonksiyon eda etmiş olan İMAM-I AZAM Hanefi Mezhebinin kurucusudur. Günümüzde Müslümanların yaklaşık 3/2'si İMAM-I AZAM'ın kurduğu Hanefi mezhebine mensuptur. Türkiye Balkanlar,Lehistan, Türkistan, Afganistan, Horasan, Pakistan, Kazan, Sibirya, Çin,Mançurya, Kafkasya, Dağıstan ve Arnavutluk ekseriyetle Hanefidir.

İMAM-I MALİK:

Hicretin 93. yılında(Miladi 712)Medine'de ilim ve hadisle meşgul bir ailede doğdu. Peygamber, şeyh ve ilmin beşiği olan Medine de doğması sebebi ile küçük yaşta ilim tahsiline başladı. Yetiştiği döneme damgasını basmış olan Malik Bin Henes ilim öğrenme uğruna çok büyük fedakarlıklara katlanmıştır.

Peygamberimiz (sav)'in hadislerine son derece saygılı idi. Ayakta hadis yazmadığı gibi ayakta hadis de dinlemezdi.Şafi-i mezhebinin kurucusu İMAM ŞAFİİ'de ondan ders almıştır. Maliki Mezhebinin kurucusudur.

Günümüzde Trablus, Libya, Tunus, Fas,Cezayir, Sudan, Merakeş ve Afrika sahilleri çoğunlukla malikidir. Irak, Suriye,Hicaz ve yukarı Mısır'da da Maliki vardır.

 

İMAM-I ŞAFİİ:

Hicri 150. (Miladi 767) yılında Şam'ın Gazze kasabasında dünyaya gözünü açtı. Babası ismini Muhammed koydu. Fakat o sahibi olan dördüncü kuşaktan dedesi Şafii'ye izafeten Şafii diye meşhur oldu.Genç yaşta ilim bakımından parmakla gösterilecek biri oldu. 20 yaşında fetva verecek ve hadis rivayet edebilecek mertebeye ulaştı. İmam Malik'in MUVATTA isimli hadis kitabını kısa sürede bitirdi.

Şafii mezhebi günümüzde şu ülkelerde yaygındır: Mısır, Suriye, Filistin ve Hicaz'da şafiler çoktur. Sumatra, Sibirya ve Filistin'in çoğunluğu şafiidir. Yemen, Aden, Hint ve Doğu Anadolu da ve Irak’ta vardır. Orta Asya'nın Kuzeyi ve Doğu Afrika'da yaygındır.

 

İMAM-I AHMET BİN HANBEL:

Hicri 164 (Miladi 781) tarihinde dünyaya gelmiştir. Soyu Peygamberimiz (sav)'in soyu ile birleşmektedir. Küçük yaşta Kur'an'ı ezberledi. Diğer dini günleri öğrendi. Genç yaşta İMAM-I AZAM'ın talebesi Ebu Yusuf'tan ders aldı. İşittiği hadisleri ezberlemekle yetinmez onları kaydederdi.

Abbasi Devletinin başında bulunan Abdullahel-Memun'un Kur'an'ın yaratılmış olduğu fikrini kabul etmediği için Ahmet Bin Hanbel'i yakalattı ve ona zulüm yaptılar. Bu zulüm 28 ay devam etti. Çok güçlü talebeleri olduğu halde mezhebinin günümüzde çok fazla mensubu yoktur. Sadece Suudi Arabistan'da kuvvetli durumdadır. Irak, Suriye ve Filistin'de vardır.

AHMET BİN HANBEL kimseye yük olmaz geçimini çalışarak el emeği ile kazanırdı. Şüpheli şeylerden kaçınırdı. Her şeyin helal olanını araştırırdı. Nefsine hakimdi. Yiğitlik nedir şeklindeki bir suale "Yiğitlik, nefsinin ARZU ETTİĞİ GAYRUMEŞRU BİR ŞEYİ SIRF ALLAH'TANKORKTUĞU İÇİN TERK ETMEKTİR."

Dört mezhep imamından ayrı zihinlerde yer eden önemli iki isim daha vardır. Bunlardan birincisi: İmam-ı Azam'ın talebelerinden İMAM EBU YUSUF; İkincisi ise yine onun talebelerinden İMAM-IMUHAMMED'TİR.

submit to reddit
Bumerang - Yazarkafe

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları



Disqus Yorumları