Türk Dizi Senaryoları Gerçek Yaşamı Etkiliyor Mu?
Her dizide aşık olunacak bir adam vardır, peki ya her dizide örnek alınacak davranışlar niçin yoktur?
okunma
Türkiye'de sayısız tane yayına girmiş dizilerin insanları ne derecede etkilediği çoğu insan tarafından umursanmamaktadır. Bu umursanmama ve tepki göstermeme neticesinde de sürekli aynı senaryolar yazılmaya, seviyelerini bir tık yükseltmeye devam edilmiştir. Bu durumu önlemek izleyici kitlesinin elinde iken izleyici kitlesi bu dizileri izlemeye devam ettikçe yapımcılar da senaristlerde bu tür dizi senaryolarını yazmaya ve çekmeye devam edecekler.
Öncelikle belli başlı haberleri sunmayı ve Türk dizilerinin aslında ne kadar vahşi olaylara sebebiyet verdiğini birkaç örnekle anlatmak gerek.
"Fatmagül'ün Suçu Ne?" dizisinin ilk bölümünde yer alan tecavüz sahnesinin ülkemizde diziden sonra gerçekten yaşandığını kaç kişi biliyordu? Bu dizinin aylarca devam etmesi, tecavüze uğrayan karakterin tecavüzcüsü ile evlenmesi ve bu şekilde de dizinin devam etmesine ne demeli? İnsanlar üzülerek, merak ederek ve şaşırarak bir sonraki bölümünü beklediği bu dizilerin karakterlerini çok seviyor, bazılarını haklı buluyor, bazılarından ise düşmanıymışcasına nefret ediyor. Kısacası, insanlar gerçekte var olmayan olaylara gerçeklik gözüyle bakıyorlar.
Çok fazla dizi ismi geçirmenin doğru olmadığı düşüncesinde olsam da bazı gençlik dizilerinin de özellikle çocuklar ve gençler üzerinde ki etkisi inanılmaz derecede şaşırtıcı sonuçlarla karşımıza çıkıyor.
Ergenlik döneminde her türlü olaya ve her türlü hayal ürünü yapıma kendini çok rahat bir şekilde kaptıran gençlerin, dizilerden etkilenmemesi, dizi karakterlerine aşık olmaması da elbette ki imkansızdır. Özellikle geçtiğimiz yıllarda dizi karakterlerine bağlanan ve aşk duygusunu bu karakterle yaşadığını düşünen pek çok genç kız vardı. Aynı şekilde tam olarak ergenliğe girmiş, erkekliğin farkına varmış erkekler de kadın oyunculara farklı gözle bakmaya başlayarak yanlış bir şekilde yönlendiriliyordu. İnsanların beyni kandırılmaya ve ikna olmaya meyilli olduğundan dolayı bu durumu engellemek kişilerin elinde değil. Bu nedenle de özellikle ergenlikte çocukları kısıtlamaya çalışmak, gençlerin bayılarak takip ettiği dizilerin çok kötü olduğunu savunarak izlemelerine engel olmak da ebeveynler adına yanlış davranışlar arasında yer alıyor. Gençlerin kendilerini hiç görmedikleri ya da aşık olduklarını düşündükleri kişilere bağlaması, ailede sevgisiz bir ortamdan kaynaklandığı da pedagoglar tarafından açıklanmıştır. Ergenlikte, çocukları kazanmak da kaybetmek de kesinlikle ebeveynlerin elindedir, dikkatli olunmalıdır.
Türk dizilerinin eğlenceli yapımlarının yanı sıra çok karanlık yapımları da vardı ve bu karanlık yapımlar dolayısı ile pek çok kişinin benliğinden çıktığını, kendini farklılaştırmaya çalıştığını söylemek mümkündür. Yıllarca süren "Kurtlar Vadisi Pusu" dizisi ile kadın metalaştırılarak sadece erkeklere yönelik bir dizi olduğu belirtildi. Konular sürekli çatışma içinde olunan durumlar ve mafyalar üzerineydi. Erkek çocuklarının silah sevdaları, kavga merakları ve ne olursa olsun sonucunda dizideki gibi hayatta kalacaklarını düşünmelerinin nedenlerinden biri de ne yazık ki çekilen bu karanlık dizilerdir.
İnsanlar dizilere karşı sessiz kaldıkça yenileri televizyona eklenecek, sonra unutulacak, sonra yeniden çekilecek ve sonra yine unutulacak. Sonuç olarak diziler insanları bir bölümle de yüz bölümle de etkilemeye devam edecek ve bunun en kötü sonuçlarını çocuklar yaşayacak.
Dizide kişinin aşık olduğu karakterin ölmesi gibi bir olayda, kişi kendini depresyona sokacak kadar üzüntü yaşayabilir ve bu nedenle derslerinden günlük yaşamından kopabilir. Bu tür durumlar yıllardır yaşanmıştır ve diziler yerini yenilerine bıraktıkça yaşanmaya devam edecektir.
Unutulmamalıdır ki, diziler asla yararlı programlar arasında yer almaz ve herhangi bir öğreticilik mantığı ile çalışmazlar. Senaryolar insanların dikkatini çekecek türde olmalıdır, insanları güldürmelidir, ağlatmalıdır, korkutmalıdır ve sonunda hep merakta bıraktırmalıdır. İlk dizi mantığı da bu şekildeydi, çekilecek son dizi mantığı da bu yönde olacak. Dizilerde her zaman aşka yer verilecek ve her zaman birileri öldürülerek seyircinin üzülmesi sağlanacak.
Son olarak, dizilerin sürekli final verip yayından kaldırılmasının tek nedeni tutulmayan ve tatmin olunmayan reyting oranlarıdır. Reyting oranlarını izleyici belirler ve izleyici bir diziyi sevmediyse anında dizi ekranlardan kaldırılır. Diziler için yapılan yatırımlar veya oyunculara ödenen miktarların bir önemi kalmaz. Bu mantıkta çalışan dizi sektörü çalışanları için de büyük sabır dilemek gerek. Senaristlerin insanların hoş vakit geçireceği, güleceği, geçmişini unutmayacağı yapımlara imzasını atması gerek. Örneğin; "Seksenler, Beni Böyle Sev, Avrupa Yakası" gibi yapımların çok başarılı olup kısa zamanda yayından kaldırılması da ne yazık ki izleyicinin suçu. Türk izleyicisi, "Seksenler" dizisini değil de "xxx" dizisini izlemeyi tercih ederse sonuç her zaman bu şekilde olacaktır. İyi diziler bitecek, kötü diziler çoğalacak.
Dikkatli olmakta fayda var, iyi seyirler...